Difference between revisions of "Turkish/Disambiguation Errors"
(2 intermediate revisions by 2 users not shown) | |||
Line 1: | Line 1: | ||
==Set 1== |
|||
<pre> |
|||
Pamuk prenses ve yedi cüceler. |
|||
Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa. |
|||
Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık ki, kısa süre sonra ölmüş. Kral zaman içerisinde yeniden evlenmiş. Karısı güzel bir kadınmış ama çok iyi kalpli değilmiş. Bütün gün aynanın karşısına geçip, Ayna ayna dile gel, söyle bana kim daha güzel diye sorarmış. Ayna da şöyle cevap verirmiş; Bundan kuşku duyan var mıdır bilmem, tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem. |
|||
</pre> |
|||
<pre> |
|||
disambiguation errors: |
|||
^yedi/ye<v><t_past><3s> --> yedi<num> --> seven |
|||
^kanı/kanı<n> --> kan<n><acc> --> blood |
|||
^değilmiş --> değil<not><cpl_mis><3s> |
|||
iyi kalpli --> with good heart , should be added as adjective to trmorph. |
|||
^Ayna/Ayn<n><dat>/Ayna<n>$ --> ayna<n> --> mirror |
|||
</pre> |
|||
==Set 2== |
|||
==Error 1== |
|||
<pre> |
|||
⚫ | |||
CG: ^"/"<pnct>$^Kesinlikle/Kesinlik<n><ins>$ ^her/her<det>$ ^türlü/türlü<adj>$ ^grup/grup<n>$ ^ayrımcılığına/*ayrımcılığına$ |
|||
^karşı/karşı<adv>/karşı<n>$ ^çalışarak/çalış<v><cv_erek>$ ^bir/bir<det>$ ^yurttaş/yurttaş<n>$ ^tanımı/tanım<n><p3s>$ |
|||
^oturtabilmeye/otur<v><caus><abil><vn_mak><dat>$ ^uğraşıyoruz/uğraş<v><t_cont><1p>$^./.<pnct>$^"/"<pnct>$ |
|||
^diyor/de<v><t_cont><3s>$^./.<pnct>$^./.<pnct>$ |
|||
COM: 'tanımı' should be tan<n> not tanım<n> |
|||
</pre> |
|||
==Error 2== |
|||
* ^takdirde/takdir<n><loc>/takdir<n><loc><3s>/takdirde<postp>/takdirde<postp><3s>$ |
* ^takdirde/takdir<n><loc>/takdir<n><loc><3s>/takdirde<postp>/takdirde<postp><3s>$ |
||
Line 5: | Line 46: | ||
* Should be recognized as tanım<n> tan<n>: Kesinlikle her türlü grup ayrımcılığına karşı çalışarak bir |
|||
⚫ | |||
* Should be recognized as satım ,satı<n>: Soruşturmalar gümrük, belediye varlıkları, emlak alım >>satımı<<, hafif |
* Should be recognized as satım ,satı<n>: Soruşturmalar gümrük, belediye varlıkları, emlak alım >>satımı<<, hafif |
||
Line 398: | Line 436: | ||
44 as<n>: Örneğin Priştine Hastanesi'nde her hafta aşağı yukarı bir aşırı doz |
44 as<n>: Örneğin Priştine Hastanesi'nde her hafta aşağı yukarı bir aşırı doz |
||
vak' >>ası<< ile karşılaşılıyor. |
vak' >>ası<< ile karşılaşılıyor. |
||
* should be temin<n> or temin et<v> |
|||
38 tem<n>: 12 bin dolar karşılığında yasadışı "turistlere" Avrupalı pasaportu |
|||
>>temin<< ediliyor, ardından turistler Londra'ya ve son olarak da güney |
|||
sınırından ABD'ye girmeden önce Güney Amerika'ya gönderiliyordu. |
|||
* should be it<v> |
|||
37 it<n>: Vuçetiç'in tehdidi yargıçlar arasında güvensizlik ve korku duygularının |
|||
oluşmasına yol açarak onları - yandaş kazanmanın bilinen bir yolu olarak |
|||
- siyasi partiler nezdinde kabul ve destek aramaya >>itti<<. |
|||
* should be tut<v> or gözaltında tut<v> |
|||
36 tutacak<n>: Banja Lukalı savcı Mira Miletiç'e göre, yetkililer Nikica ve Mile Zgonjanin |
|||
adlı şüphelileri Salı günü kuzeybatıdaki Novi Grad kasabasında |
|||
tutukladılar ve bir ay süreyle gözaltında >>tutacaklar<<. |
|||
* should be beyin<n> |
|||
36 bey<n>: Neredeyse otuz yıl süren terör olaylarının ardındaki >>beyin<< olduğu |
|||
düşünülen Aleksander Giotopoulos aleyhinde bir yığın delil toplanmış |
|||
durumda. |
|||
* should be yat<v> |
|||
33 yat<n>: Gençlik gazetesinin ilk sayısı bu ay içinde - yarısı Arnavutça ve |
|||
yarısı Sırpça olmak üzere - toplam iki bin adet basılmış.Konteynerler |
|||
şu nda Saraybosna'da kış uykusuna >>yatmış<< bekliyorlar. |
|||
* should be uğurla<v> |
|||
33 uğur<n>: Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç sporcuları >>uğurlarken<< onlara |
|||
ülke bayrağını verdi. |
|||
* should be sıkı<adj> |
|||
32 sık<n>: Bu görev yerine getirilinceye değin vazgeçmeyeceğiz." dedi.Daha önce |
|||
yaşanan taşlama olayları ve isyanlara karşı Bosna Hersek Sırp |
|||
Cumhuriyeti'nde (RS'de) alınan güvenlik önlemleri bu kez >>sıkıydı<<. |
|||
* should be saray<n> |
|||
30 sara<n>: Bükreş'in ana caddelerinden biri olan caddenin, şehrin içinde yer alan Eski |
|||
Mahkeme Binası'nı 18 km ötedeki Eflak prensi Constantin Brancoveanu'ya |
|||
(1688-1714) ait, göl kenarındaki >>saraya<< bağladığı 17. yüzyıldaki |
|||
adı Podul Mogoshoaiei idi. |
|||
* should be düzey<n> |
|||
30 düze<n>: Bulgaristan ve Romanya'da kişi başına düşen gelir, Satınalma Gücü |
|||
Paritesi üzerinden bakıldığında, AB ortalamasının %28 altında |
|||
kaliyor.Enflasyon >>düzeyi<<, faiz oranı diferansiyelleri, bütçe açığı |
|||
limitleri ve döviz kuru değişiminin limitleriyle ilgili Maastricht |
|||
kriterlerinin yerine getirilmesi de kolay değil ve bu kriterler, ekonomik |
|||
büyümeyi engelleyebilir. |
|||
* should be çevirmen<n> |
|||
30 çevirme<n>: ABD'de öğrenim görüp vatandaşlık hakkı elde ettikten sonraysa, ABD |
|||
Ordusunda >>çevirmen<< olarak çalışmak üzere BH'ye döndüler. Southeast |
|||
European Times için Tuzla'dan Dusko Joviciç'in haberi - 09/06/03Birçok |
|||
Bosna-Hersek (BH) vatandaşı, ülkedeki çatışmalar sırasında bir daha |
|||
hiç dönemeyecekleri korkusuyla evlerini terk etti. |
Latest revision as of 23:06, 2 August 2011
Set 1[edit]
Pamuk prenses ve yedi cüceler. Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa. Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık ki, kısa süre sonra ölmüş. Kral zaman içerisinde yeniden evlenmiş. Karısı güzel bir kadınmış ama çok iyi kalpli değilmiş. Bütün gün aynanın karşısına geçip, Ayna ayna dile gel, söyle bana kim daha güzel diye sorarmış. Ayna da şöyle cevap verirmiş; Bundan kuşku duyan var mıdır bilmem, tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem.
disambiguation errors: ^yedi/ye<v><t_past><3s> --> yedi<num> --> seven ^kanı/kanı<n> --> kan<n><acc> --> blood ^değilmiş --> değil<not><cpl_mis><3s> iyi kalpli --> with good heart , should be added as adjective to trmorph. ^Ayna/Ayn<n><dat>/Ayna<n>$ --> ayna<n> --> mirror
Set 2[edit]
Error 1[edit]
IN: "Kesinlikle her türlü grup ayrımcılığına karşı çalışarak bir yurttaş >>tanımı<< oturtabilmeye uğraşıyoruz." diyor. CG: ^"/"<pnct>$^Kesinlikle/Kesinlik<n><ins>$ ^her/her<det>$ ^türlü/türlü<adj>$ ^grup/grup<n>$ ^ayrımcılığına/*ayrımcılığına$ ^karşı/karşı<adv>/karşı<n>$ ^çalışarak/çalış<v><cv_erek>$ ^bir/bir<det>$ ^yurttaş/yurttaş<n>$ ^tanımı/tanım<n><p3s>$ ^oturtabilmeye/otur<v><caus><abil><vn_mak><dat>$ ^uğraşıyoruz/uğraş<v><t_cont><1p>$^./.<pnct>$^"/"<pnct>$ ^diyor/de<v><t_cont><3s>$^./.<pnct>$^./.<pnct>$ COM: 'tanımı' should be tan<n> not tanım<n>
Error 2[edit]
- ^takdirde/takdir<n><loc>/takdir<n><loc><3s>/takdirde<postp>/takdirde<postp><3s>$
- Itself is a noun >>güven<< tam garanti sağlamamakta; güve<n>
- Should be recognized as satım ,satı<n>: Soruşturmalar gümrük, belediye varlıkları, emlak alım >>satımı<<, hafif
sanayi, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi tüm ekonomik ve siyasi alanlarda bağlantıları bulunan, iyi örgütlenmiş ve sağlam yapıda bir yeraltı dünyasının varlığına işaret ediyor.
- Should ber recognized as kesin, kes<n>: 2001 yılında Romanya tek taraflı olarak sermaye hareketlerini - >>kesin<<
üyelik müzakerelerinin başlangıç yılı olan - 2004 yılına kadar serbest bırakacağını açıklamıştı.
- Should be recognized as yaz<v>, yaz<n>: Tanınmış ekonomist ve eski Romanya Maliye Bakanı Daniel Daianu bazı
çözümler öneriyor. Daniel Daianu, Southeast European Times için Bükreş'ten >>yazdı<< - 17/02/03Son yıllarda uluslararası tartışmalarda küreselleşmeden daha fazla gürültü koparttığı savlanabilecek bir kavrama rastlamak oldukça zordur.
- Should be recognized as isim<n>, is<n>: Hırvatistan'dan manzaralar ve Hırvat sahillerini gösteren resimler, yıl
boyunca başlıca televizyon kanallarında yayınlanıyor.Ülke, sadece Avrupa'nın dört bir yanından gelen turistler için değil, Adriyatik Denizi'nin Hırvatistan tarafını yeni keşfetmeye başlayan sayısız ünlü >>isim<< için de popüler bir tatil noktası haline geldi.
- Should be recognized as tarım<n>
566 tar<n>: Kesin olan, uluslararası mal sistemin ölümcül krizlerin önünü alabilmek için kayda değer değişimler geçirmesi gerektiğidir.Serbest ticaret, varsıl ülkeler >>tarımı<< yoğun bir biçimde destekler ve kendilerini "zarara uğramış" hissettiklerinde ticari kotalar uygularken yoksul ülkelerin işine yarayamaz; ikili konuşmalar ve riyakarlık serbest ticaretin temel değerlerini alaşağı etmekte ve adil ticareti savunanlara malzeme sağlamaktadır.
- Should be recognized as dava<n>
529 dav<n>: Örneğin Fershped'in özelleştirilmesi ile ilgili >>dava<<, işte bu yüzden bu kadar büyük bir önem taşıyor ve medyanın da, devlet yolsuzlukla mücadele komisyonu başkanı Slagjana Taseva'nın açıklamalarını görmezden gelmekten vazgeçmesi gerekiyor.SE Times: Makedon hükümetine yerel ve bölgesel merkeziyetçilikten uzaklaşma konusunda ne gibi bir politika önerirdiniz?Joseph: Hükümete, muhalefetten ve bu meseleyle ilgili diğer taraflardan gelecek eleştirilere karşı dimdik durabilecek cesareti göstermesini önerirdim.
- should be recognized as ölüm<n>
495 öl<n>: Dr. Edona Deva, söz konusu şikayetle hastaneye getirilenlerin yaşamlarını yitirmeleri durumunda, söz konusu >>ölümün<< nedeni olarak 'uyuşturucu kullanımı'nın gösterilmediğini ve bu ölümlerin yalnızca "trajik" ölümler olarak kayda geçirildiğini belirtiyor.
- Should be recognized as verb açıkla<v>
490 açık<n>: ABD bu oluşumu desteklediğini >>açıklarken<<, bloğun yakında Adriyatik Çerçeve Anlaşması'nı imzalayacağı belirtiliyor.Toplam on milyon nüfusa sahip üç küçük Balkan ülkesinin şanslarını ölçmek için hl erken de olsa, söz konusu rakamın NATO'nun genişlemesinde "kritik bir büyüklük" olduğu da su götürmez bir gerçek.
- sould be recognized as "emin<n>"
405 em<n>: Bunu başarabilirsek, >>eminim<< bu, ülkenin değerini de artıracaktır."
should be recognized as mesele<n> 197 mesel<n>: İlk olarak bu >>mesele<<, AB'ye üye olmak isteyen tüm ülkeler açısından önem taşıyor.
- should be sigara<n>
189 sigar<n>: Bu hafta ayrıca: Sighisoara ortaçağ festivali, Arnavutluk'ta halka açık yerlerde >>sigara<< yasağı ve Sırbistan-Karadağ sınırında gümrük kargaşası. Southeast European Times için Balkanblogs'dan derlemeler 04/08/06 Ağustos ayında, insanların çoğu ya plajdalar ya da plajda olmayı diliyorlar.
- should be recognized as et<v> or tedarik et<v>
187 eder<n>: Çıkan dersler nettir: Piyasaların etkin bir biçimde düzenlenmesine duyulan gereksinim; kamu mallarını tedarik >>ederken<< devletin rolü; kurumların (devlet yapılarının) rolü; kamu mallarına duyulan gereksinim ve dünya ekonomisinin iyi yönetilmesi; çeşitliliğin önemi ve siyaset yaparken siyaseti sahiplenmek.
- should be recoginzed as et<v>
180 edip<n>: Romanya ABD'den Irak Büyükelçiliği'nin kapatılması yönünde gelen istemi ve Iraklı diplomatları sınırdışı >>edip<< etmemeyi düşünüyor.
- sould be recognized as çık<v>
177 çıktı<n>: Yarışlara katılan 150 rafting botu, kayık ve kanonun yariscilari, 25 Temmuz günü 90 km'lik etkinliğin 3 ayağı olan Strbacki Buk şelaleleri yarisini tamamlamalarının ardından adaya >>çıktılar<<.
- should be recognized as metan<n>
175 meta<n>: TİRAN, Arnavutluk -- Sanayi Bakanı Viktor Doda 23 Şubat Pazartesi günü yaptığı açıklamada, bir bitümen madeninde meydana gelen >>metan<< gazı patlamasında altı madencinin öldüğünü, en az sekizinin de yaralandığını söyledi.
- should be recognized as either taşıma<n> or taşı<v>
171 taş<n>: Aslında gemi >>taşıma<< konteynerleri olan büyük metal kutular, büyük ve renkli bir plastik kubbenin altında kurulu çadırda yan yana dizilmişler.
- should be recognized as uzun<adj>
168 uz<n>: Bir yıl fazla kısa, iki yılsa fazla >>uzundur<<," sözlerini yayinladi.Alman Başbakanı Gerhard Schroeder'in eski dış politika ve güvenlik danışmanlığını yapan 53 yaşındaki Steiner, misyonun Haziran 1999
- should be recognized as usta<n>
168 us<n>: Katilleri adalete teslim etmek için her şeyi yapacağız," diye konustu.Finlandiya'nın eski başbakanlarından olan Holkeri, >>usta<< Alman diplomat Michael Steiner'in yerini alarak, dördüncü UNMIK Baskani oldu. kuruluşundan bu yana Kosova'daki üçüncü BM yöneticisi.
- should be recognized as yoksun<adj>
160 yok<n>: IMF'nin 90 boyunca kendisinden yardım isteyen ülkeleri yönlendirdiği yollar da bu yaklaşımın net örneklerini ortaya koymaktadır.bir diğer örnek de enerji piyasalarının "liberalleştirilmesi"nde, gerekli düzenlemelerden >>yoksun<< ve gelişmekte olan piyasalarda, tüketicinin korunmaya muhtaç olduğu piyasalarda vücut bulmuştur.
- should be recognized as aç<v>
156 açacak<n>: BH Başbakanı Adnan Terziç çalışmasının onaylanmasını memnuniyetle karşılayarak, bunu hükümet ve uluslararası toplum açısından büyük bir başarı olarak nitelendirdi.Diğer yandan, BH'deki uluslararası bağış kuruluşlarıyla yerel yetkililer Perşembe günü, Saraybosna yakınlarındaki Butmir kentinde bir askeri eğitim merkezi >>açacaklar<<.
- should be recognized as bin<num> or bin<n>
149 bini<n>: En kötü duruma karşı hazırlıklı olmak için, Yunanistan, 33 kamu savcısını, tutuklamaları işleme koyma ihtiyacına karşı hazırda bekletiyor.Yetkililer, Selanik'e en az 60 bin göstericinin gelmesini ve zirve sırasında protesto gösteriler düzenlemelerini bekliyor.Gostericiler ise, bu rakamın 100 >>bini<< bulacağıni soyluyor.Göstericiler, "sosyal itaatsizlik" olarak nitelendirilen eylemlerde bulunacaklarını bildiriyor.Göstericilerin Porto Carras tatil köyüne ulaşımları engellenirken, Selanik içinde yasak bölge bulunmayacak.Kuzey Yunanistan'dan Sorumlu Bakan Giorgos Paschalidis, "Açık ve çok kültürlü bir kent olarak göstericilere hoş geldin diyoruz," dedi.Yetkililer , AB zirvesini, Atina'da düzenlenecek 2004 Yaz Olimpiyatları öncesi, geçilmesi gereken son derece önemli bir sinav olarak görüyor.
- should be recognized as az<n>
149 azı<n>: Böylesi bir uzlaşmaya varılmazsa da, Meclis'te üçte ikilik bir çoğunluğa ulaşmak olanaksız gözüküyor.Öte yandan, DSS'nin Miçiç'i Meclis Başkanlığı görevinden düşürüp yeni bir Meclis Başkanı seçilmesini sağlamaya çalışarak, onun cumhurbaşkanı vekili seçilmesini engellemeye çalışacağı yönünde söylentiler bulunuyor.Ne var ki, DSS'nin 14 Aralık'ta 2003 bütçesinin Meclis'ten geçmesini engelleme çabasının başarısızlığa uğraması, Koştunitza'nın Partisi'nin, en >>azından<< şimdilik, ne Miçiç ne de Cinciç'i koltuklarından düşüremeyeceğini gösteriyor.
- should be recognized as araç<n>
131 aracı<n>: Çarpışmanın ardından kontrplak levhaları >>aracın<< içine girdi." dediği belirtildi.Kaza yerinde incelemelerde bulunması beklenen Yunan Başbakanı Kostas Simitis "Soruşturma sonucunda ortaya ne çıkarsa çıksın, bu trajik bir olay olarak anılacaktır." dedi.Kazadan kurtulanlar ve polis kaynakları kamyonun yüksek hızla bir tepeden aşağı inerken kontrplak yüklü treyler bölümünün birdenbire otobüsün yaklaşmakta olduğu karşı şeride geçiverdiğini belirtti.
- sayı<n>
116 say<n>: Bugüne kadar teşhis edilen vaka sayısı Bulgaristan'da yalnızca 366'yken, Hırvatistan'da bu >>sayı<< 341'de kalıyor.
- devriye<n>
115 devri<n>: AGİT'in Belgrad Misyonu Başkanı Maurizio Massari altı ay sürecek programla 720 dolayında kişiye eğitim verileceğini belirtiyor.AGİT'in geliştirme programına Karadağlı sınır >>devriye<< ekipleri, sınır polisi ve polisler katılabiliyor.Programın başladığı 17 Şubat'ta bir konuşma yapan Massari "Kolluk güçlerinin gelişimi Karadağ'daki kurumların güçlendirilmesinin çok önemli bir parçasıdır." dedi.
- strateji<n>
112 stratej<n>: Konuşurken bolca Amerikan argosu kullanıyor ve çok çalışırsa, birşeyleri değiştirebileceğine dair tipik Amerikan iyimserliğine sahip oldugu goruluyor.26 yaşındaki Eyüpoviç, Bosna-Hersek Dış Ticaret ve Ekonomik İlişkiler Bakanlığı bünyesinde yürütülen, yoksullukla mücadele >>strateji<< projesi koordinatör yardımcılığı görevine ilişkin olarak şunları söylüyor: "7 gün boyunca gunde 24 saat çalışıyorum ve bu projenin, bu ülke için cok buyuk katkida bulunabilecegine inaniyorum.
- marka<n>
103 mark<n>: Slovakya'da MOL, Slovnaft'ın ürünlerini ve >>marka<< adlarını tutmasına izin verdi, ki bu da şirketin Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve güney Polonya'daki mevcut pazarlarına mal satmayı kolaylaştırdı.
- kapı<n>
103 kap<n>: Avrupa Komisyonu Sözcüsü Jean-Christophe Filori genişleme takviminin planlandığı gibi süreceğini ve AB anlaşmasının "bildiğimiz Kıbrıs tarafından imzalanacağı"nı söyledi.AB Genişleme Komisyonu Başkanı Günther Verheugen adına konuşan Filori, Türkiye'yi de uyararak AB'ye üyelik umutlarının nasıl etkilenebileceğini değerlendirmesinin "kuvvetle önerildiği" uyarısında bulunarak, adanın bölünmüş statüsünün sürmesi durumunda Türkiye'ye ilişkin "üyelik görüşmelerine başlanmasını hayal etmenin güç" olacağını söyledi.Filori "2004 yılı sonuna değin Kıbrıs konusunda herhangi bir anlaşmaya varılamazsa, üyelik için >>kapımızı<< çalan bir ülkenin üye devletlerimizden birini tanımaması gibi garip bir durum ortaya çıkacaktır." dedi.Kıbrıslı Rumlar Türkler olmaksızın AB'ye girerse, bir sorun daha da çetrefilli bir hl alacak.
- kaza<n>
98 kaz<n>: Meydana gelen bir dizi >>kaza<<, reaktörlerin güvenliği konusunda uluslararası çevrelerde kaygıya yol açmıştı, ancak 1991 yılından bu yana reaktörlerde sürekli olarak geliştirme çalışmaları yürütülmüştü.
- alın<v>
95 alındı<n>: Elektroprivreda RS'nin genel müdürü Svetozar Acimoviç ile şirket yönetim kurulu üyesi ve eski Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti (RS) Enerji Bakanı Bosko Lemez, Yüksek Temsilcilik Ofisi'nce (YTO'dan) söz konusu şirketin yolsuzluktan ötürü milyonlarca Dolar zarara uğradığını gösteren denetleme raporunun açıklanmasından bir gün sonra görevlerinden >>alındılar<<.Ashdown RS yetkililerinden olayı düzgün bir biçimde soruşturmalarını ve gereken tüm önlemleri almalarını beklediğini söyledi.
- art<n>
94 ar<n>: Öte yandan, madalyonun öteki yüzünü - bölgeyi etkilemeyi sürdüren gerilimleri - göz >>ardı<< etmek de kuşkusuz aynı ölçüde yanlış bir davranış olacaktır. Kosova'daki maden işçileri işlerine geri dönmek amacıyla eylem yaparken görülüyor.
- servis<n>
88 servi<n>: Makedon hükümeti ve uluslararası toplum, Makedonya ve Kosova arasında bir köprü kurmak, mevcut diyaloğu geliştirmek ve Kosova'da güvenlik konularında KFOR, UNMIK ve polis >>servisiyle<< daha yakın bir şekilde çalışmak için daha fazla çaba göstermeli.
- ödeme<n>
84 ödem<n>: Çek Cumhuriyeti'nin KAL işleyişine geçtikten sonra karşılaştığı >>ödemeler<< krizi ya da Macaristan ve Polonya'daki mal zorluklar akıldan hiç çıkartılmamalıdır.İktisat politikacılarının mevcut KAL programını kısa vadeli girişlere karşı efektif uzun vadeli girişlere olan gereksinimini (kısa vadeli girişlerin serbestleştirilmesi yeterli önlemlerle desteklenmelidir), efektif sermaye girişlerine karşı sermaye çıkışı taleplerini karşılamaya yönelik gereksinimi ve farklılaştırılmamış ve tam sermaye girişlerini önlemeye yönelik gereksinimi gözden geçirmeleri iyi olacaktır.
- koy<v>
84 koy<n>: Yunanistan, İtalya başkanlığındaki AB'ye ne gibi girişimler devretti?Loverdos: Yunanistan başkanlığında AB; Avrupa'nın Geleceği Konvansiyonu ve AB'nin genişletilmesi de dahilolmak üzere birçok konuyu başarılı bir şekilde sonuca bağladı.Uluslararası koşulların olumsuzluğuna rağmen, Irak krizine ilişkin müzakerelerde istikrarlı bir şekilde ilerleme kaydettik ve AB'nin, ihtiyacı olanlara insani yardım yapması gerektiği fikrini ortaya >>koyduk<<.İtalya'nın dönem başkanlığındaki topluluk ile yakın işbirliği içinde, ilk kez AB'nin öncelikli konularından oluşan bir yıllık program oluşturduk.
- gemi<n>
84 gem<n>: Aslında >>gemi<< taşıma konteynerleri olan büyük metal kutular, büyük ve renkli bir plastik kubbenin altında kurulu çadırda yan yana dizilmişler.
- kayıt<n>
80 kay<n>: Dr. Edona Deva, söz konusu şikayetle hastaneye getirilenlerin yaşamlarını yitirmeleri durumunda, söz konusu ölümün nedeni olarak 'uyuşturucu kullanımı'nın gösterilmediğini ve bu ölümlerin yalnızca "trajik" ölümler olarak >>kayda<< geçirildiğini belirtiyor.
- benzin<n>
76 beniz<n>: Bazı raporlara göre Marko'nun adı, uyuşturucu, sigara, alkol ve >>benzin<< kaçakçılığına da karıştı.Eşi Daniela ve oğlu Marko Jr başlangıçta onunla birlikte Moskova'ya, Slobodan Miloşeviç'in erkek kardeşi Borislav'ın Yugoslavya Büyükelçisi olduğu kente gitti.
- haftasonu<n>
75 haftason<n>: Bunun yanında Bosnalı Sırp yetkililere daha güçlü bir işbirliğine girmeleri çağrısında bulunmuştu.SFOR Komutanı General Virgil Packett >>haftasonu<< gerçekleşen operasyondan birkaç gün önce Özgür Avrupa Radyosu'na verdiği demeçte, "NATO askerlerine, Lahey mahkemesi kaçakları tutuklanana kadar dinlenmek yok," demişti.
- açıkla<v>
69 açık<n><: ABD bu oluşumu desteklediğini >>açıklarken<<, bloğun yakında Adriyatik Çerçeve Anlaşması'nı imzalayacağı belirtiliyor.Toplam on milyon nüfusa sahip üç küçük Balkan ülkesinin şanslarını ölçmek için hl erken de olsa, söz konusu rakamın NATO'nun genişlemesinde "kritik bir büyüklük" olduğu da su götürmez bir gerçek.
- fayda<n>
67 fay<n>: Az gelişmiş ekonomilerde, yapısal fonların verimli bir şekilde kullanılmasının sağlayacağı marjinal >>fayda<< daha yüksektir.
- kitle<n>
63 kit<n>: Aynı zamanda dünyadaki refahın dağılımı bugün 20 yıl öncesine daha adaletsizdir; "yeni ekonomi" efsanesi çökmüş, ve dünyanın varsıl kesimindeki şirket skandalları ahbap-çavuş ilişkileri ile kötü yönetim olgularının sanılandan ve bugüne değin bilinegelenden daha karmaşık arka planlara sahip olduklarını ortaya koymuştur; mal krizler ve döviz krizleri gelişmekte olan piyasaların ayrılmaz yol arkadaşı olmuş ve çok sayıda ülkede ekonomik ve sosyal dalgalanmalara yol açmıştır; ticari liberalleşme genellikle - genellikle söyledikleri gibi davranmayan - zengin ülkelerin çıkarına olmuş; sosyal tabakalaşma ve sınıf farklılaşmaları hem varsıl hem de yoksul ülkelerde artış eğilimi içine girmiş; dünyanın birçok bölgesinde düzensizlik ile düş kırıklıkları silsilesi ile hüsranlardaki artış olduğu izlenimi ortaya çıkmış; alışılmadık tehditler, özellikle de >>kitle<< imha silahlarının kullanılabileceği riski, kara kara bulutlar biçiminde ufukta gözükmeye başlamıştır.Gerçeklerin ne anlama geldiğini bulabilmek için küreselleşmenin kavramsal arka planına bakmakta yarar vardır.
- gezi<n>
61 gez<n>: Söz konusu >>gezinin<<, önümüzdeki ay bölgedeki iki BM Misyonu'nun görev süresinin sona ermesinden önce yapılacak son >>gezi<< olması bekleniyor. (Bloomberg, Reuters - 18/11/02; AP, AFP, VOA, BM Haber Servisi - 17/11/02; RFE/RL - 15/11/02)BM Genel Sekreteri Kofi Annan Balkanlar gezisine Pazar (17 Kasım) günü iki gün sürecek Bosna Hersek ziyareti ile başladı.
- posta<n>
58 pos<n>: Fuzuli evrak ortadan kaldırıldı ve belgeleri e- >>posta<< yoluyla gönderme olanağı sağlandı.
- batı<n>
53 bat<n>: Bölgede genel olarak >>batıyla<< bütünleşme yönünde olumlu gelişmeler görülüyor.SE Times: Uluslararası Kriz Grubu, Kosova'nın bağımsız olmasından yana.
- oyun<n>
51 oy<n><: Kısa vadede de olsa, zafer kazanan tek kişinin, son çözümsüzlüğü sevinçle karşılayan Denktaş olduğu söylenebilir.Denktaş, Kıbrıslı Türkler'in kendilerini kandırmak amacıyla uygulamaya konmuş bir " >>oyun<<"un kurbanı olduğunu söyledi.Annan tarafından hazırlanan planın esasları, İsviçre'de geçerli olan modeli andırıyordu.
- koruma<n>
51 kor<n>: AB güçlerinin bu ay Makedonya'daki NATO gücünün görevini devralması gerekiyor, fakat Makedon Hükümeti hl Washington'dan >>koruma<< güvencesi istiyor.
- şahıs<n>
47 şah<n>: İsmi gizli tutulmak kaydıyla konuşan bir polis yetkilisi, ikinci >>şahsın<< Paleli bir işadamı olan Dragan Kremenoviç olduğunu söyledi.BM savaş suçları mahkemesi Karadziç'i savaştaki rolü nedeniyle suçluyor.
- tanıtım<n>
46 tanıt<n>: Ülkenin önde gelen turizm kuruluşları, Hırvatistan'ın, muhteşem bir tatil fırsatı sunan küçük bir ülke ve Avrupa'nın 1,000'den fazla adası olan incisi olarak öne çıkarıldığı bir >>tanıtım<< planı hazırladı.
- dört<n> or dört<num>
45 dördün<n>: Bakanlık kaynakları, kendilerine bildirimde bulunulmasından birkaç saat sonra Iraklılar'dan >>dördünün<< aileleriyle birlikte ülkeyi terk ettiklerini; beşinci kişinin ise kararın açıklandığı Cumartesi günü Romanya'da bulunmadığını ifade etti.Nikolay Çavuşevsku'nun diktatörlüğü döneminde Romanya'nın Irak'la ilişkileri dostluk temellerine dayanıyordu.
- al<v>
45 al<n><: Seçime katılan üç aday arasında Koştunitza 1,7 milyon, Şeşel 1,07 milyon oy >>aldı<< fakat oylamaya katılım yüzde 45 düzeyinde kaldı.
- atılım<n>
44 atıl<n>: Ortak Tarım Politikası reformunun, üretime ilişkin mali yardımların ayrılması açısından bir >>atılımın<< eşiğinde olduğu gerçek, fakat bu konuda hala yapılması gereken çok şey var.Genisleyen AB görülen daha büyük çaplı ekonomik farklılıklar, hem reel hem de nominal anlamda bir yakınlık oluşturma sorununu daha da belirgin hale getiriyor.
???? 44 as<n>: Örneğin Priştine Hastanesi'nde her hafta aşağı yukarı bir aşırı doz vak' >>ası<< ile karşılaşılıyor.
- should be temin<n> or temin et<v>
38 tem<n>: 12 bin dolar karşılığında yasadışı "turistlere" Avrupalı pasaportu >>temin<< ediliyor, ardından turistler Londra'ya ve son olarak da güney sınırından ABD'ye girmeden önce Güney Amerika'ya gönderiliyordu.
- should be it<v>
37 it<n>: Vuçetiç'in tehdidi yargıçlar arasında güvensizlik ve korku duygularının oluşmasına yol açarak onları - yandaş kazanmanın bilinen bir yolu olarak - siyasi partiler nezdinde kabul ve destek aramaya >>itti<<.
- should be tut<v> or gözaltında tut<v>
36 tutacak<n>: Banja Lukalı savcı Mira Miletiç'e göre, yetkililer Nikica ve Mile Zgonjanin adlı şüphelileri Salı günü kuzeybatıdaki Novi Grad kasabasında tutukladılar ve bir ay süreyle gözaltında >>tutacaklar<<.
- should be beyin<n>
36 bey<n>: Neredeyse otuz yıl süren terör olaylarının ardındaki >>beyin<< olduğu düşünülen Aleksander Giotopoulos aleyhinde bir yığın delil toplanmış durumda.
- should be yat<v>
33 yat<n>: Gençlik gazetesinin ilk sayısı bu ay içinde - yarısı Arnavutça ve yarısı Sırpça olmak üzere - toplam iki bin adet basılmış.Konteynerler şu nda Saraybosna'da kış uykusuna >>yatmış<< bekliyorlar.
- should be uğurla<v>
33 uğur<n>: Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç sporcuları >>uğurlarken<< onlara ülke bayrağını verdi.
- should be sıkı<adj>
32 sık<n>: Bu görev yerine getirilinceye değin vazgeçmeyeceğiz." dedi.Daha önce yaşanan taşlama olayları ve isyanlara karşı Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti'nde (RS'de) alınan güvenlik önlemleri bu kez >>sıkıydı<<.
- should be saray<n>
30 sara<n>: Bükreş'in ana caddelerinden biri olan caddenin, şehrin içinde yer alan Eski Mahkeme Binası'nı 18 km ötedeki Eflak prensi Constantin Brancoveanu'ya (1688-1714) ait, göl kenarındaki >>saraya<< bağladığı 17. yüzyıldaki adı Podul Mogoshoaiei idi.
- should be düzey<n>
30 düze<n>: Bulgaristan ve Romanya'da kişi başına düşen gelir, Satınalma Gücü Paritesi üzerinden bakıldığında, AB ortalamasının %28 altında kaliyor.Enflasyon >>düzeyi<<, faiz oranı diferansiyelleri, bütçe açığı limitleri ve döviz kuru değişiminin limitleriyle ilgili Maastricht kriterlerinin yerine getirilmesi de kolay değil ve bu kriterler, ekonomik büyümeyi engelleyebilir.
- should be çevirmen<n>
30 çevirme<n>: ABD'de öğrenim görüp vatandaşlık hakkı elde ettikten sonraysa, ABD Ordusunda >>çevirmen<< olarak çalışmak üzere BH'ye döndüler. Southeast European Times için Tuzla'dan Dusko Joviciç'in haberi - 09/06/03Birçok Bosna-Hersek (BH) vatandaşı, ülkedeki çatışmalar sırasında bir daha hiç dönemeyecekleri korkusuyla evlerini terk etti.